"Buraya değil eğri bir adam, eğri bir odun bile giremez."
Erenler yurdunda himmete ulaşmanın ilk şartı teslimiyet ve hizmete talip olmaktır. Bu Yunus için de böyle oldu. Şeyhine "Ne hizmet varsa yaparım."dedi. Tabduk da Yunus'u, Dergâhı'ndaki odunculuğa tayin etti."
Kimi işler, görünüşte sıradandır. Onun neden yapılacağı, manevi olgunlaşma sürecinde nasıl bir sonuca yol açacağı önceden bilinemez. Ama hepsinde temel gaye "nefsi kırmak" ve manevi rehbere bağlılığı sınamaktır. Mesela Mevlevi Dergâhlarında da mutfak hizmeti bu yolda ilk adımdır.
Bu tür işler, sadece maddi bir faaliyet veya hizmet olarak düşünülemez. Tarikatlarda esas olan hizmet geleneğidir. Müridin bu maddi hizmeti yerine getirirken aslında asıl amaç olan manevi eğitimi gerçekleştirmektir. İlk menkıbede sözü edilen "himmet" buradaki "hizmet"le yürüyebilir. İşte Yunus'un bu görevinde de böylesi hikmetler gizlidir. O da bu hikmeti kavramış olarak hizmet görür. En titiz bir seçimle en düzgün odunları seçer. Dergâha asla eğri bir odun getirmez. Bu durum, işini ciddiye almasının yanı sıra Tabduk'a ve dergaha saygısını ve içine girdiği âleme verdiği önemi, işinin, sözünün ve iç dünyasının düzgünlüğünü de anlatır. Yani bir anlamda odun, Yunus'un ham benliğidir, terbiye edilmesi düzeltilmesi gereken nefsidir. Yunus, zahirde odunla ilgilenir, onların eğriliklerini düzeltmeye çalışırken hakikatte kendi nefsini terbiye etmekte ve düzeltmektedir. Vurduğu her balta darbesi, nefsinin hastalıklı hâllerinedir....
"Buraya değil eğri bir adam, eğri bir odun bile giremez."
Erenler yurdunda himmete ulaşmanın ilk şartı teslimiyet ve hizmete talip olmaktır. Bu Yunus için de böyle oldu. Şeyhine "Ne hizmet varsa yaparım."dedi. Tabduk da Yunus'u, Dergâhı'ndaki odunculuğa tayin etti."
Kimi işler, görünüşte sıradandır. Onun neden yapılacağı, manevi olgunlaşma sürecinde nasıl bir sonuca yol açacağı önceden bilinemez. Ama hepsinde temel gaye "nefsi kırmak" ve manevi rehbere bağlılığı sınamaktır. Mesela Mevlevi Dergâhlarında da mutfak hizmeti bu yolda ilk adımdır.
Bu tür işler, sadece maddi bir faaliyet veya hizmet olarak düşünülemez. Tarikatlarda esas olan hizmet geleneğidir. Müridin bu maddi hizmeti yerine getirirken aslında asıl amaç olan manevi eğitimi gerçekleştirmektir. İlk menkıbede sözü edilen "himmet" buradaki "hizmet"le yürüyebilir. İşte Yunus'un bu görevinde de böylesi hikmetler gizlidir. O da bu hikmeti kavramış olarak hizmet görür. En titiz bir seçimle en düzgün odunları seçer. Dergâha asla eğri bir odun getirmez. Bu durum, işini ciddiye almasının yanı sıra Tabduk'a ve dergaha saygısını ve içine girdiği âleme verdiği önemi, işinin, sözünün ve iç dünyasının düzgünlüğünü de anlatır. Yani bir anlamda odun, Yunus'un ham benliğidir, terbiye edilmesi düzeltilmesi gereken nefsidir. Yunus, zahirde odunla ilgilenir, onların eğriliklerini düzeltmeye çalışırken hakikatte kendi nefsini terbiye etmekte ve düzeltmektedir. Vurduğu her balta darbesi, nefsinin hastalıklı hâllerinedir....