Loading...
 
en
Acar Demir
Female 33 y.o.
27%

Followers

Friends

Whordark
Doç.Dr.Mustafa TUNA
Zeynep GÜLPERİ
  • friends+total_friends

My projects

No projects started yet
Orhan Yanık
EMİN KARIŞAN
Hüseyin cenk
Bill Watzmanescu
Kai Vaidyaez
Mert
mehmet mengüç
Engin Arayis
Sinan Uzun
Mert karaataş
Simayaliye
Sevgi basık
emre gökdemir
emre gökdemir
B.Söylemez
Mustafa Erbas
Sefa açık
Soner Kırtıl
Maksume sultan
Okan BÜYÜKÇELEBİ
Hüseyin YILMAZ
Hakan temizel
Hasan akkurt
Alikemal Akyasan
Alper Aslanoğlu
Berkay kaya
Müge Anlı
Gönül Dağı
Ebubekir aktaş
Anıl Yıldız
Neşet Altın
Ferid Uluçınar
Mehmet Ilhan
Yuliyan Aleksiev
Neyfel Kahramaner
Hayrettin Karaoğuz
Giyim İlanları
Umut Can
Kara Poyraz
Ramazan tekiş
Ülkü Cantürk
Sotnikova Svetlana
Betül Su
Mehmet Bozkurt
Mehmet Bozkurt
Maşallah Atiş
HasanAkkoyun
Ahmet Furuncu
Sinan Timur
Emre Öztürk
Sevda Yazar
Klinik Danışman
Sevda Gülcan
Erkan sayan
Ümit abaylı
Serhat Arslan
Emin Yaman
Joychen Gersava Cabrera
Ikidamla Gözyaşı
Resul kurnaz
Interesting user? Create your own conclusions about this user with these additional data:
He has not blocked anyone or blocked him.
He has not received any friend request.
He has sent 3 friend requests and accepted 3. He has been ignored 0 and has 0 unanswered yet.

Newsfeed

  • Acar Demir
    Acar Demir replied in forum topic
    Basur Belirtileri Nelerdir?
    Basur; anüs ve alt rektumda şişmiş ve iltihaplı damalardır.
    Bu damarlar, bağırsak hareketleri sonrasında, ıkınma ya da gebelik döneminde bölgede yoğunlaşan baskı neticesinde şişebilir.
    Şişen damarlar rektum içindeyse buna “iç basur”, anüs dışındaysa “dış basur” olarak adlandırılır.
    Basur oldukça yaygın bir rahatsızlıktır ve 50 yaş üzeri yetişkinlerin yaklaşık yarısında görülür.
    Basurun en sık görülen belirtileri; anüste kaşıntı, oturduğunuzda şişen damarların üzerindeki basıncın artması nedeniyle yaşanan şiddetli ağrılar ve kanamadır.
    Basura neden olan damarlar beslenme alışkanlıklarında yapılan değişimlerle normale döndürülemezse, aralarında cerrahi müdahalenin de bulunduğu çeşitli tedavi yöntemleri uygulanabilir.


    Basur Belirtileri
    Basur belirtileri genellikle, basurun iç basur mu, yoksa dış basur mu olduğuna bağlı olarak değişir.

    İç basur, rektum içinde olduğu için şişen damarlar gözle görülmez, hissedilmez ve çoğunlukla (aşırı büyümediği taktirde) herhangi bir rahatsızlığa neden olmaz.
    İç basur belirtileri ancak tuvalete çıktığınızda görülür. Kabızlık nedeniyle sertleşen ve anüsü zorlayan dışkı şiş damarların bulunduğu bölgeden geçerken kanamaya yol açabilir. Bu kanamalar basur nedeniyle görülen ağrıların şiddetlenmesine neden olabilir.
    Dış basurda ise şişen damarlar anüs çevresindeki derinin yüzeye yakın bölümündedir ve gözle görülebilir. Dış basur tahriş olduğunda kaşıntı ve kanama olabilir.
    Damarlar aşırı şiştiğinde ve şişen damarlar basınca maruz kaldığında (hamilelikte ya da uzun süre oturulan durumlarda) ağrıların şiddeti artar.

    Basurun yaygın olarak görülen belirtileri şu şekildedir;
    Kaşıntı: Kaşıntı, özellikle iç basurun neden olduğu bir belirtidir, çünkü rektum içinde şişen damarlardan mukus benzeri bir sıvı sızar ve bu sıvı anüs çevresinde bulunan deride tahrişe yol açarak kaşıntıya neden olur.

    Rahatsızlık: Tuvalete çıktıktan hemen sonra yine tuvalete çıkma isteği hissedebilirsiniz. Bu rahatsızlık, şişen damaların kalın bağırsağın son kısmına (anal kanal) baskı yapması nedeniyle görülür. Basur ne kadar büyükse rahatsızlık o kadar artar.

    Ağrı: Basur yaygın bir sorundur ancak basur ağrıları basuru olan herkeste görülmez. Basurun ağrı yapması için, damarların anüs çevresindeki kaslar tarafından basınca maruz kalacak kadar şişmesi gerekir.
    Şiddetli ve sürekli ağrılar, basur nedeniyle şişen damarlara olan kan akışının durduğuna (sıkışma nedeniyle) işaret ediyor olabilir.

    Kanama: Şişen ve basınca dayanamayan damarlar hafif bir zorlanmayla kanayabilir. Basurun neden olduğu kanama tuvalet kağıdında, iç çamaşırda ve dışkının üzerinde görülebilir.

    Dikkat: Rektal kanama, bölgede görülen ağrılar ve değişen tuvalete çıkma alışkanlıkları aynı zamanda rektal, anal ve kolon kanseri belirtisi olabilir. Bu nedenle özellikle 50 yaş üzerindeyseniz ve ailenizde kolon kanseri vakası varsa doktora gitmeniz önerilir.

    Basur; anüs ve alt rektumda şişmiş ve iltihaplı damalardır.
    Bu damarlar, bağırsak hareketleri sonrasında, ıkınma ya da gebelik döneminde bölgede yoğunlaşan baskı neticesinde şişebilir.
    Şişen damarlar rektum içindeyse buna “iç basur”, anüs dışındaysa “dış basur” olarak adlandırılır.
    Basur oldukça yaygın ...

    View More
    Acar Demir
    Acar Demir
    Teşekkürler bilgiler için.
     Gözat Replies: 2 
    0 Like
  • Acar Demir
    Acar Demir replied in forum topic
    Vücut direncini artırmada 7 altın kuralı
    Dikkat! Enfeksiyon hastalıklarından korunmanın en etkin yolu sağlıklı ve dengeli beslenme alışkanlığı kazanmaktan geçiyor.
    Mevsim geçişlerinin özellikle nezle, grip gibi üst solunum yolları enfeksiyonlarına davetiye çıkardığı bilinen bir gerçek. Uzmanlar değişik mikrop ve virüslerin, bakterilerin bu hastalıklara sebep olduğu konusunda hem fikir. Özellikle okul, kreş ve plaza ofisleri gibi kapalı ve iyi havalanmayan yerlerde, soğuğun vücut direncini düşürmesi, sağlıksız beslenme gibi etmenlerle birleşince kış aylarında üst solunum yolu hastalıklarının görülme sıklığını artırıyor. Metabolizma hızlanıyor, vücut dokularının yıkımı artıyor, dolayısı ile besin öğelerinin vücuttan atımı da hızlanıyor; protein, vitamin A, vitamin C, demir ve çinkonun vücuttaki miktarı azalıyor. Uzmanlar “Enfeksiyon hastalıklarından korunmada alınacak en önemli önlem sağlıklı beslenmedir” diyor.

    Mevsim geçişlerinden kaynaklanan hastalıklara karşı koruma kalkanı oluşturmak için 7 altın kural;

    1- Tükettiğiniz besinleri çeşitlendirin!
    Hiçbir besin tek başına vücudun ihtiyacı olan tüm besin öğelerini içermiyor ve besin seçiminde çeşitlilik, sağlıklı beslenmenin temeli olarak ifade ediliyor. Besinlerin her biri içerisinde ayrı özellik ve vücut çalışmasında ayrı işlevi olan değişik türde besin ögeleri barındırıyor. Bu nedenle her gün, her öğün dört ana besin grubundan (süt ve ürünleri / et, yumurta, kurubaklagil /sebze ve meyveler / tahıllar) önerilen düzeylerde tüketmek, besinleri besin ögesi kayıplarını önleyecek ilkeler doğrultusunda hazırlayıp, pişirip, saklamak gerekiyor.

    2- Vücutta güçlü bir savunma sistemi için protein ile barışık olun. Protein yanında sebze, meyve tüketin.
    Et, yumurta ve süt gibi besinlerde, diğerlerine göre daha çok protein bulunuyor. Bu grup ayrıca demir, çinko, fosfor, magnezyum ile B grubu vitaminlerinden B2, B6, B12 ve B3’den zengin. Özellikle hayvansal kaynaklı besinler oldukları için demir açısından da çok iyi bir kaynak sağlayan bu grup yanında C vitamini sağlayan uygun sebze - meyve ve bunlardan elde edilen sebze ve meyve suları ile tüketildiğinde vücudun mikroba karşı savunmasını ve direncini artırıyor. Son yıllarda hastalık riskleri ve diyet ilişkisi konusunda yapılan araştırmalarda, beyaz etin kırmızı ete oranı en az 4’e 1 olduğunda bireyin daha sağlıklı beslendiği kabul ediliyor. Bu nedenle uzmanlar, sağlıklı beslenmek için haftada en az 2 kez kuru baklagil ve ayrıca demirin iyi bir kaynağı olan kırmızı et tüketmeli, diğer öğünlerde kırmızı et yerine tavuk, hindi ve balık yenilmesini salık veriyor. Özellikle beyin, göz, deri, kalp ve damar sağlığı ve vücudun savunma sistemi için haftada en az 2–3 kez balık tüketmeye dikkat edilmesi gerekiyor..

    3- Vücut direncini sağlayan vitamini depolamak için sebze ve meyve tüketin.
    Sebze ve meyveler, günlük enerji ve protein gereksinimine çok az katkıda bulunmasının yanında mineral ve vitaminler bakımından oldukça zenginler Folat, A vitaminin ön ögesi beta-karoten, E, C, B2 vitamini, kalsiyum, demir, magnezyum, posa ve güçlü antioksidan etkinlik gösteren bileşenler içeren meyve ve sebzeler işte bunun için çok büyük önem taşıyor Sebze ve meyveler büyüme ve gelişme, hücre yenilenmesi, doku onarımı, deri ve göz sağlığı, diş ve diş eti sağlığı, kan yapımı ile hastalıklara karşı direncin oluşumunda etkin rol oynuyor.

    4- Sebze ve meyveyi yoğurt, tam tahıllar, taze ya da kuru meyvelerle zenginleştirerek daha fazla tüketebilirsiniz!
    Köfte, patates püresi, karışık et çeşitleri, tavuk ve makarnanın yanında rendelenmiş, parçalanmış ya da doğranmış dolmalık kabak, ıspanak veya havuç gibi sebzelerin garnitür olarak servis edilmesini öneriliyor. Hazırladığınız sandviçlerinizin içine dilimlenmiş ananas, elma, biber çeşitleri, salatalık ve domates koyun. Brokoli, kabak, havuç, biber çeşitleri, domates ve soğan gibi lezzet verici sebzelerle omletlerinizi ana yemek haline getirin. Fırında pişen hamur işlerinde sebze ve meyveleri kullanın. Evde yaptığınız ekmekler, pandispanyalar, gözlemeler ve fırında yapılan diğer hamur işlerinin tarifelerindeki yağın yarısının yerine, elma, erik, muz ve şeftali gibi meyvelerin pürelerinden birini kullanabilirsiniz. Ayrıca lezzet, yapı ve besin ögelerine katkı sağladığından rendelenmiş ya da doğranmış dolmalık kabak, havuç veya diğer kurutulmuş sebzeleri de kullanabilirsiniz.

    Unutmayın! Sağlıklı beslenme için günde 2–4 porsiyon meyve/250 ml meyve suyu tüketmek gerekiyor.

    Tüm bu hazırladığınız besinlerin yanında meyve tüketebilir veya %100 meyve suyu içebilirsiniz. Sebze, meyve ve bunlardan elde edilen sebze ve meyvelerin sularında yüksek antioksidan potansiyele ve sağlığı geliştirici kapasiteye sahip bileşenler bulunuyor. Bu bileşenlerin sebze ve meyvelere kıyasla, suyundan daha kolaylıkla emilebildiği belirtiliyor. Unutmayın sağlıklı beslenme için günde 3–5 porsiyon sebze, 2–4 porsiyon meyve tüketmek gerekiyor. 1 porsiyon meyve 170 gram meyve suyuna eşdeğer kabul ediliyor. 1 porsiyon meyve suyu ise 250 ml. Bu nedenlerle meyve suyu da, öğünün bir parçası olarak her zaman her yerde her yaş grubunda önerilen düzeyde tüketilebilir.

    5- Vitamin C’den zengin turunçgiller, kuşburnu, yeşil yapraklı sebzeler, domates, çilek ve kivi tüketin!
    Hazırlama ve pişirme sırasında sıcağın, oksijenin ve pişirme suyunun atılması ile önemli derecede vitamin C kaybı gerçekleşiyor. Araştırma sonuçları, C vitaminin turunçgil olarak alınmasının vücuda hap olarak alınandan daha yararlı olduğunu gösteriyor. Turunçgillerde bulunan biyoflavonoidlerin, C vitamininin dayanıklılığını artırdığı ve emilimini daha elverişli duruma getirdiği belirtiliyor. Bu nedenle günde bir kez ek vitamin almak yerine her öğünde, yemekle birlikte C vitamininden zengin besinlerin alımı demir durumunu farklı etkileyebilir.

    6- Sıvı tüketimini artırın.
    Her gün en az 2 – 2,5 litre (8 – 12 su bardağı) su içilmesi gerekiyor. Sıvı alımının karşılanmasında süt, ayran ve %100 meyve suyu gibi içeceklerin tercih edilmesi öneriliyor.

    7- Fiziksel aktiviteyi ihmal etmeyin!
    Tükettiğiniz besinlerle aldığınız kalori veya enerjiyi, haftanın her günü 30 dakikalık egzersiz ile dengeleyin. Vücut yağındaki artışın, yüksek tansiyon, kalp hastalıkları, felç, diyabet, bazı kanserler, artrit, solunum problemleri ve diğer hastalıklar için risk taşıdığını unutmayın.

    Dikkat! Enfeksiyon hastalıklarından korunmanın en etkin yolu sağlıklı ve dengeli beslenme alışkanlığı kazanmaktan geçiyor.
    Mevsim geçişlerinin özellikle nezle, grip gibi üst solunum yolları enfeksiyonlarına davetiye çıkardığı bilinen bir gerçek. Uzmanlar değişik mikrop ve virüslerin, bakterilerin bu ...

    View More
    Acar Demir
    Acar Demir
    Spor abi. Net.
     Gözat Replies: 2 
    0 Like
  • Acar Demir
    Acar Demir replied in forum topic
    Mide Kanseri Belirtileri Nelerdir?
    Mide Kanseri Belirtileri Nelerdir?

    Mide kanserinin ilk aşamaları, diğer kanser türlerinin birçoğu gibi herhangi bir belirtiye neden olmaz.
    Ancak mide kanseri ilerledikçe, mide bölgesinde rahatsızlık ve ağrı, yutkunma zorluğu, mide bulantısı ve kusma, kilo kaybı, az bir yemek sonrasında dahi aşırı şişkinlik, dışkıda kan gibi bazı belirtiler görülebilir.
    Bu belirtilerin bazıları, mide ülseri ve enfeksiyon gibi mideyi ilgilendiren diğer sorunların belirtileri ile benzeştiği için, panik yapmadan önce bir doktora giderek, bu belirtilerin mide kanserinden mi yoksa diğer bir rahatsızlık nedeniyle mi ortaya çıktığını öğrenmek daha doğru olacaktır.
    Ailenizde mide kanseri veya herhangi bir kanser vak’ası varsa her yıl kontrol yaptırmak, kanser riskini kontrol altında tutmak adına en güvenli yoldur.


    Mide Kanseri Belirtileri
    Mide kanseri, midenin hangi bölümünde görüldüğüne göre farklı adlarla anılmaktadır. Ancak tüm mide kanseri vak’alarının %90-%95’i midenin glandüler dokusunda başlar. Geri kalan %5-%10’luk kısım ise mide ve çevresinde bulunan kas, doku ve damarlarda görülen kanserlerdir.


    Mide kanserinin ilk aşamalarında kişinin fark edebileceği kadar belirgin farklılıklar oluşmayabilir.


    İlk aşamalarda hafif bir mide bulantısı ve zaman zaman kusma görülebilir ancak bu aşama hiç bir belirti olmadan da geçilebilir. Kanserli hücre sayısı arttıkça aşağıdaki belirtiler ortaya çıkabilir.
    Dışkıda Kan: Dışkıda kan, dışkı renginin bordoya, koyu kahveye dönmesi veya tuvalet kağıdında kan ile kendini belli eder. Ama dışkıda kan bulduysanız hemen panik yapmanıza gerek yok çünkü bu mide ülseri ya da hemoroid gibi daha az riski bulunan bir rahatsızlığın belirtisi de olabilir. Böyle bir belirti gördüğünüzde vakit kaybetmeden bir doktora giderek muayene olmanız gerekir.
    Mide Ağrısı: Mide ağrısı, mide kanserinin en sık görülen ve kişiyi doktora gitmeye zorlayan belirtisidir. Bu ağrılar, hafif ve rahatsızlık veren ağrılardan, şiddetli ağrılara kadar geniş bir yelpazede görülebilir.
    Ağrı genellikle midenin üst kısmında ortaya çıkar. Israrlı mide ağrılarının nedeni ne olursa olsun kısa sürede bir uzman tarafından muayene edilmesi gerekmektedir.
    Mide Bulantısı ve Kusma: Sürekli mide bulantısı ve kusma mide kanserinin sık görülen belirtileri arasındadır fakat bu belirtiler her mide kanseri hastasında görülmeyebilir.
    Mide kanseri nedeniyle görülen bulantı ve kusma herhangi bir neden bağlı olmaksızın (gıda intoleransı, aşırı yemek, ağır yemek…vb) ortaya çıkabilir.


    Mide Kanserinin Diğer Belirtileri
    Nedensiz Kilo Kaybı: Beslenme ve egzersiz programında herhangi bir değişiklik yapmamanıza rağmen kilo kaybı yaşıyorsanız bu mide kanseri belirtisi olabilir.

    Nedensiz kilo kaybı aynı zamanda kolon kanseri ve sindirim sistemi organlarında görülen diğer kanser türlerinin de belirtisi olabilir.
    Kronik Yorgunluk: 1-2 günden uzun süren nedensiz yorgunluk bir hastalığa işaret ediyor olabilir. Mide kanserinin neden olduğu yorgunluk, çoğunlukla kusma ve dışkıyla birlikte kaybedilen kanın neden olduğu anemiyle birlikte ortaya çıkar. Kan kaybı nefes darlığına da yol açabilir.


    Belirtilerin Değerlendirilmesi
    Yukarıda listelenen belirtiler farklı hastalıkların da belirtisi olabilir ancak her bir belirti nedeni ne olursa olsun dikkate alınmalıdır.
    Kanser türlerinin çoğu, tedavi süreci için kritik bir dönem olan ilk aşamalarda pek bir belirtiye neden olmaz ya da kişi belirtiler hafif olduğu için doktora gitme ihtiyacı duymaz.
    Mide kanserinin ve olası diğer kanserlerin erken teşhisiyle birlikte başarılı bir tedavi süreci için zamanlama hayati önem taşımaktadır.

    Uzmanlar erken teşhis için, ailesinde kanser vakası bulunanların ve 50 yaş üzerinde sürekli hazımsızlık çeken yetişkinlerin düzenli olarak kontrol yaptırmalarını öneriyorlar.



    Mide Kanseri Riskini Arttıran Faktörler
    Mide kanserinin kesin nedeni bilinmiyor ancak uzmanlar aşağıdaki faktörlerin mide kanseri riskini arttığı görüşünde birleşiyorlar.

    Cinsiyet: Erkeklerin mide kanserine yakalanma riski kadınlara oranla 2 kat daha fazla.
    Genetik: Ailesinde kanser vak’ası bulunanların mide kanserine yakalanma riski daha yüksek.
    Coğrafya: Mide kanserinin en sık görüldüğü ülkeler Japonya, eski Sovyetler Birliği ülkeleri, Orta ve Güney Amerika ülkeleri.
    Kan Grubu: Araştırmalar A grubu kana sahip olanların mide kanseri riskinin yükseldiğini ortaya koyuyor.
    Yaş: Mide kanseri çoğunlukla 70-74 yaş aralığındaki kadın ve erkeklerde görülüyor.
    Yaşam Tarzı: Sigara ve alkol kullanımı, füme gıdalar, sebze ve meyve bakımından zayıf bir beslenme, aşırı tuz tüketimi, hazır ve fast-food gıdaların sık tüketiminin mide kanseri riskini arttırdığı biliniyor.
    Ülser: Mide ülseri bulunan kişilerde mide kanseri görülme olasılığı daha yüksek.
    Sağlık Koşulları: Mide ülseri dışında gastrit, mide polipleri, uzun süreli mide enfeksiyonu, anemi ve bazı diğer hastalıklar mide kanseri riskini arttırıyor.
    Çevresel Faktörler: Hava kirliliği dışında işle bağlantılı olarak, nikel, kömür, kauçuk ve kereste işleme tesislerinde çalışanlar arasında mide kanseri vak’alarının daha çok olduğu belirtiliyor.




    Mide Kanseri Önlenebilir mi?
    Mide kanseri riskini arttıran bazı gıdaların belirlenmesi ve insanların bu konuda bilinçlenmesiyle birlikte son 30 yılda mide kanseri vak’alarında önemli bir düşüş sağlanmıştır.


    Mide kanserinden %100 korunmanın bir yolu yok fakat riski yükselttiği bilinen gıdalardan uzak durarak önemli bir adım atabilirsiniz.


    Amerikan Kanser Topluluğun yayınladığı bilgilere göre tütsülenmiş gıdalar (et, balık, peynir), aşırı tuz içeren gıdalar (tuzlanmış et, balık ve konserve gıdalar), turşu ve dondurulmuş gıdalar mide kanseri riskini arttıran gıdalar listesinde yer alıyor.
    Kanser riskini azaltmak için önerilen gıdalar ise, sebzeler, başta greyfurt, limon ve portakal olmak üzere turunçgiller ve diğer meyveler.
    Ayrıca kırmızı et yerine protein bakımından zengin sebzelerin tüketilmesi, tuzun olabildiğince azaltılması, tam tahıllı gıdaların daha çok tüketilmesi diğer öneriler arasında.
    Sigarayı bırakmak ise, diğer tüm kanser türleri gibi mide kanseri riskini azaltmak için de olmazsa olmaz koşul olarak dikkat çekiyor.
    Dr. Mehmet Öz’ün, mide kanserinden korunma diyeti olarak sunduğu beslenme programında ise aşağıdaki gıdalar öne çıkıyor;


    Havuç: Havuca turuncu rengini veren beta-karoten güçlü bir antioksidandır ve C vitamini gibi hücre yapısına zarar veren serbest radikallere karşı vücudu korur. C vitamini kanda bulunan serbest radikallere karşı savaşırken havuç hücre yüzeyindeki serbest radikalleri dengeler.
    Tatlı Patates: Havuç gibi beta-karoten bakımından zengin bir sebze olan tatlı patates aynı zamanda vücutta bulunan tümörlere kan akışını keserek büyümesini önleyen “kafeik asit” içermektedir.
    Sarımsak: Kanser riskini azalttığı bilinen “allicin” bakımından zengin olan sarımsak, Dr. Mehmet Öz’ün mide kanserinden korunmak için önerdiği bir diğer besin maddesi.
    Turunçgiller: Portakal, mandalina, greyfurt gibi bol miktarda C vitamini içeren meyveler hücre yapısının korunmasına yardımcı oluyor ve kanserli hücre oluşumunu engelliyor.
    Ayrıca bu meyvelerin kabuğunda bulunan “flavonoidler” kanserli hücrelerin sağlıklı dokulara yayılmasını önlüyor.


    Mide Kanseri Teşhisi Nasıl Konur?
    Doktor mide kanserinden şüphe ederse, dışkı testi ile dışkıda kan olup olmadığını kontrol edecektir. Ancak bazı vak’alarda dışkıda kan görülmediği için mide bağırsak röntgeni (radyografi) ve kamerayla mide ve bağırsakların kamerayla incelendiği endoskopi yapılabilir.
    Doktor bu incelemeler sırasında kanserli olduğunu düşündüğü bir kitle görürse bu kitleden bir örnek alarak (biyopsi) bu dokunun kanserli olup olmadığının incelenmesi için laboratuvara gönderir. Laboratuvar sonuçlarına göre hastanın kanser olup olmadığı teşhisi kesin olarak konulabilir.

    Mide Kanseri Belirtileri Nelerdir?

    Mide kanserinin ilk aşamaları, diğer kanser türlerinin birçoğu gibi herhangi bir belirtiye neden olmaz.
    Ancak mide kanseri ilerledikçe, mide bölgesinde rahatsızlık ve ağrı, yutkunma zorluğu, mide bulantısı ve kusma, kilo kaybı, az bir yemek sonrasında dahi aşırı şişk ...

    View More
    Acar Demir
    Acar Demir
    Midemiz çok önemli gerçekten. Yediğimiz içtiğimiz ne varsa oradan ge&ccedi...
     Gözat Replies: 1 
    0 Like
  • Acar Demir
    Acar Demir replied in forum topic
    Bel Fıtığı Belirtileri Nelerdir?
    Bel Fıtığı Belirtileri Nelerdir?

    Omurgamız çok sayıda kemikten oluşur. Omurganın esnek olmasını sağlayan ise bu kemikler arasında bulunan disklerdir. Daire şeklindeki bu diskler omurlar arasında yastıklama işlevi görür.
    Disklerin güçlü, fibröz bir dış kısmı ve jöle benzeri “nucleus pulposus” adında orta kısmı vardır. Bel fıtığı, yastıklama görevi gören ve omurgaya esnekliği veren bu disklerin yerinden oynaması sonucu oluşur.
    Yerinden oynayan disk, omurilik içinden geçen ve vücudun pek çok noktasına beyinden gelen mesajları ileten sinirlere baskı yapar. Bu baskı sonucunda ise şiddetli ağrılar görülebilir.
    “Disk kayması”da denilen bel fıtığı genellikle omurganın alt kısmında görülmesine karşın omurgada bulunan herhangi bir disk yerinden oynayabilir.

    Bel Fıtığı Belirtileri
    Bel fıtığı belirtileri arasında bel, bacak ağrıları en sık görülen belirtilerdir. Ancak ağrıların nedeninin kesin olarak bel fıtığı nedeniyle ortaya çıkıp çıkmadığının belirlenebilmesi için röntgen ya da MR gerekebilir.

    Çünkü bel ağrısı bu bölgede bulunan kas ve bağlardaki başka bir problem (kas zorlanması gibi) nedeniyle de yaşanabilir.

    Ağrılar: Bel fıtığının neden olduğu ağrılar genellikle şiddetlidir ve kişiyi ağrı kesici almaya zorlayabilir. Ağrılar birden ortaya çıkar ve öksürme, hapşırma gibi ani hareketlerde şiddetlenir.
    Bu ağrılar düz ve sert bir yüzeye uzanarak hafifletilebilir.

    Sinir Kökü Ağrıları: Halk arasında “siyatik” olarak bilinen sinir kökü ağrıları, siyatik sinirinin kayan disk nedeniyle basınca maruz kalması sonucu oluşur.
    Ayrıca diskin iltihaplanan dış tabakası sinir kökünü tahriş edebilir. Sinir kökü ağrıları sadece bel bölgesinde değil bacakta, kalçada ve ayakta hissedilebilir.
    Bunun nedeni, büyük bir sinir olan ve küçük sinirleri yapısında bulunduran siyatik sinirinin bel bölgesinden başlayıp, kalçanın derinliklerinden geçerek bacağın arka kısmına kadar ilerlemesidir.
    Her bacak için ayrı bir siyatik siniri bulunur. Bu yüzden kayan diskin hangi sinire baskı yaptığına bağlı olarak o sinirin indiği tek bacak ağrıyabilir, uyuşabilir veya karıncalanabilir.

    Sinir Kökünü İlgilendiren Diğer Belirtiler: Bel fıtığının nedeni olan disk, sadece siyatik sinirine değil omurga çevresindeki diğer sinirlere de baskı yapıyor olabilir.

    Eğer omurga çevresindeki diğer sinirler kayan diskten etkileniyorsa bu bölgede iğne batması benzeri bir his oluşabilir, karıncalanma ve uyuşma görülebilir.

    Belirti Göstermeyen Bel Fıtığı: Bel fıtığı her zaman yukarıdaki belirtilere neden olmaz. Yapılan araştırmalar, rutin kontrollere giden ve bel bölgesinde herhangi bir şikayeti olmayan kişilerde de bel fıtığı görülebildiğini ortaya koymaktadır.
    Tabii bel fıtığının herhangi bir rahatsızlığa yol açmadan oluşması sık görülen bir durum değildir ancak bir kontrol sırasında doktorunuz bel fıtığınız olduğunu söylerse şaşırmayın. Bu tip bel fıtığı genellikle diskin çok az kaydığı ve sinirlere baskı yapmadığı durumlarda görülmektedir.




    Bel Fıtığı Tedavisi Nasıl Yapılır?
    Bel fıtığı tedavisinde ilk önerilenler, düzenli egzersiz ve bel bölgesini güçlendiren hareketlerdir. Hareketsiz bir hayatınız varsa, hem fazla kilolar hem de güçsüz bel kasları, kayan diskin sinirlere yaptığı baskıyı ve ağrı riskini önemli oranda yükseltir.

    Bu kasları güçlendirmek ve bel bölgesine ağırlık bindiren göbek yağlarını eritmek atılacak ilk adım olmalıdır.
    Eskiden bel fıtığı ağrıları arttığında ağrılar hafifleyene kadar dinlenmek önerilmekteydi ancak son yıllarda bu ağrıların yer etmemesi ve kronik hale dönüşmemesi için tam tersi öneriliyor.
    Sonuç olarak bel fıtığınız başlangıç aşamasındaysa mutlaka düzenli egzersiz yapmalısınız.
    Bel fıtığının neden olduğu ağrılar bazen gündelik hayatı etkileyecek kadar şiddetlenebilir ve kişinin hareket kabiliyetini kısıtlayabilir.
    Böyle durumlarda doktorunuzun önerdiği ağrı kesicileri ve kas gevşetici ilaçları ya da kremleri kullanabilirsiniz. Kas gevşetici ilaçlar genellikle konsantrasyonu da azalttığı için dikkat gerektiren bir iş yaparken kullanılması önerilmemektedir. Bu tip durumlarda ilaç yerine haricen ağrının bulunduğu bölgeye sürülen merhem kullanabilirsiniz.


    Bel Fıtığı Ameliyatı
    Diskin sinire aşırı baskı yaptığı ve ağrıların dayanılmaz olduğu durumlarda ameliyat seçeneği düşünülebilir.
    Doktorunuz, ameliyat kararını vermek için fiziksel muayenenin ardından MR ya da röntgen isteyebilir. Ayrıca sinirlerde meydana gelen olası hasarların belirlenmesi için bazı sinirsel testler kullanılabilir.
    Bel fıtığı ameliyatında hedeflenen, diskin yuvasından çıkan bölümünün kesilmesidir. Diskin sorunlara neden olan bölümü alındığında buna bağlı şikayetler önemli oranda azalır.
    Ancak her bel fıtığı ameliyat için uygun olmayabilir. Bel fıtığı ameliyatı avantajları ve dezavantajları hakkında detaylı bilgileri doktorunuzdan alabilirsiniz.



    Ne Zaman Doktora Gitmeli?
    Aşağıdaki belirtiler görülüyorsa tedavi için bir doktora gitmeniz gerekir.
    Kalçadan başlayarak bacağa yayılan uyuşma hissi varsa
    Her iki bacakta uyuşma varsa ve bağırsak hareketlerinde anormallik görülüyorsa
    Sırtınızda hareket kabiliyetinizi kısıtlayan şiddetli bir ağrı varsa
    Başınızın bir kısmında şiddetli ağrılar görülüyorsa
    Uyuşma ve karıncalanma kol ve parmak uçlarında görülüyorsa



    Bel Fıtığı Olanların Dikkat Etmesi Gerekenler
    Bel fıtığı belirtileri hayatınızda yapacağınız bazı değişikliklerle önemli oranda hafifletilebilir. Bel fıtığınızın ilerlememesi ve ağrıların şiddetlenmemesi için aşağıdaki noktalara dikkat etmelisiniz.

    Otururken belinizin boşlukta kalmamasına dikkat edin. Gerekirse sert bir yastıkla destekleyin.
    Ağır kaldırmayın. Kaldırmanız gerekiyorsa tek elinize yüklenmemeye çalışın. Örneğin alışveriş torbalarını tek elinizle taşımak yerine iki elinize de eşit miktarda dağıtın.
    Yerden bir şey alırken belinizi bükerek eğilmek yerine dizlerinizi bükerek çömelin.
    Uzanırken sağ veya sol tarafa yatmak yerine sırt üstü yatın. Yatağınızın çok yumuşak olmamasına dikkat edin ve yüz üstü yatmayın.
    Masa başında çalışıyorsanız dik oturun ve beliniz destekli olsun. Her yarım saatte bir ayağa kalkarak esneme hareketleri yapın.
    El çantası yerine sırt çantası kullanın.
    Bel bölgesini güçlendiren egzersizleri düzenli olarak yapın.
    Kendi kendinize ilaç kullanmayın. Ağrı kesici ve kas gevşetici ilaçları sık kullanımı bazı yan etkilere yol açabilir.
    Beliniz ağrıdığında tüm gün yatarak dinlenmek yerine hareket etmeye çalışın. Ağrılar sırasında uzun süre hareketsiz kalmak bu ağrıların daha sık tekrar etmesine neden olur.
    Topuklu ayakkabı giymeyin.
    Ağrı arttığında bölgeye sıcak veya soğuk kompres yapabilirsiniz.
    Dik durun. İyi bir duruş hem omurga hem de fıtığa binen yükü azaltacaktır.
    Fazla kilolarınızdan kurtulun. Her fazla kilo omurgaya ve fıtığa binen yükü arttırmaktadır.
    Bölgeye kas gevşetici merhemle hafif bir masaj yapmak ağrıları hafifletebilir.


    Bel Fıtığı Belirtileri Nelerdir?

    Omurgamız çok sayıda kemikten oluşur. Omurganın esnek olmasını sağlayan ise bu kemikler arasında bulunan disklerdir. Daire şeklindeki bu diskler omurlar arasında yastıklama işlevi görür.
    Disklerin güçlü, fibröz bir dış kısmı ve jöle benzeri “nucleus pulposus” adında or ...

    View More
    Acar Demir
    Acar Demir
    Fazla kilo ve göbek en bilinen problemlerinin başında geliyor. Dikkat etmekte yarar var.
     Gözat Replies: 1 
    0 Like
  • Acar Demir
    Acar Demir replied in forum topic
    Bademcik Şişmesine Ne İyi Gelir?
    Bademcik Şişmesine Ne İyi Gelir?


    Bademciklerin en önemli görevi solunum yoluyla boğaza kadar gelen mikropları filtrelemektir. Ancak bazen bademciklerin kendisi enfekte olur ve iltihaplanan bademcikler şişer.
    Tıpta “tonsilit” adı verilen bademcik iltihabı özellikle çocuklar arasında sık görülen bir rahatsızlıktır fakat her yaştan (2 yaş altı çocuklarda ve 50 yaş üstünde yetişkinlerde nadir olmakla birlikte) insanın bademcikleri şişebilir.
    Şişen bademciklerin neden olduğu ağrı yutkunma, konuşma, yemek yeme gibi gırtlağı ilgilendiren durumlarda şiddetlenebilir.
    Bademciklerin şişmesine neden olan enfeksiyon boyun ağrısı, ateş ve baş ağrısına da yol açabilir.
    Şişliğin verdiği rahatsızlığı azaltmak ve ağrıyı hafifletmek için bademcik şişmesine iyi geldiği bilinen bazı yöntemleri kullanabilirsiniz.



    Bademcik Şişmesine İyi Gelen Uygulamalar

    Limonlu Sıcak Su: İltihabı azaltıcı etkisi olan limon aynı zamanda yüksek oranda C vitamini içeriğiyle vücudun enfeksiyona karşı direncini arttırır.

    1 bardak suyu kaynattıktan sonra 10 dakika kadar ılımasını bekleyin ve 1 adet taze limonun suyunu sıkıp zamana yayarak, 15-20 dakikada yudum yudum için. Boğazının yumuşaması için limonla birlikte 2-3 çay kaşığı bal da kullanabilirsiniz.
    Bunu günde 2-3 kez tekrar edin. Alternatif olarak bir limon dilimine çeyrek çay kaşığı kadar tuz serpip emebilirsiniz.

    Tuzlu Suyla Gargara: Günde 2-3 kez tuzlu suyla gargara yaparak şişliği azaltabilir ve enfeksiyonun daha çabuk temizlenmesine destek olabilirsiniz.

    Yarım bardak ılık suya yarım çay kaşığı tuz atıp iyice karıştırın ve bu suyla gargara yapın. Tuz fazla olmamalı aksi halde tuzlu su boğazınızı daha çok tahriş eder.



    Çemen Otuyla Gargara: Çemen otunu hemen elinizin altında olmayabilir ancak özellikle viral enfeksiyonların yaygın olduğu kış aylarında bademcikleriniz sık sık şişiyorsa evde bulundurmanızı öneririm.

    1 büyük bardak kaynar suya 3 çay kaşığı çemen otu atın ve 20 dakika kadar kaynatmaya devam edin. Suyu ocaktan alıp ılımasını bekledikten sonra süzün ve bu suyla günde 3 kez gargara yapın.

    Süt: Gece, yatmadan 1-2 saat önce 1 bardak ılık süte 2 çay kaşığı zerdeçal tozu ve bir tutam karabiber ekleyip karıştırın ve yavaş yavaş için.

    Zerdeçal yoksa sadece karabiber kullanabilirsiniz. Sütün tek dezavantajı boğaza yapışarak daha fazla yutkunmanıza yol açması. Bademcikleriniz çok şişse ve yutkunurken çok ağrı yapıyorsa süt kullanmayın.

    Zerdeçal: İltihabı azaltan ve antiseptik etkisi bulunan zerdeçalı gargara suyu hazırlamak için kullanabilirsiniz. 1 bardak sıcak suya 1 çay kaşığı zerdeçal tozu ekleyin ve karıştırın. Su ılıyınca gargara yapın.

    Bunu gün içinde ihtiyaç duydukça tekrar edin. Bademcik şişmesine iyi gelen zerdeçalı çay olarak da tüketebilirsiniz. 1 büyük kupa çay için 1 çay kaşığı silme toz zerdeçal yeterli olacaktır. Çayınıza bal ve limon da ekleyebilirsiniz.

    Tarçın Çayı: Bakterilerin çoğalmasını önleyen tarçın çayı aynı zamanda şişliğin, iltihabın ve ağrının hafiflemesine yardımcı olur. 1 büyük kupa çay için 1 çay kaşığı toz tarçın veya 2 küçük çubuk tarçın yeterli. Çayınızı toz tarçınla hazırlayacaksanız 5-7 dakika, çubuk tarçınla hazırlayacaksanız 10-12 dakika demleyin.

    Kabuklar büyükse 1 adet büyük kabuk yeterli. Ancak büyük kabuk tarçının genelde tamamı suya sığmadığı için 5 dakika bir ucunu 5 dakika diğer ucunu suda bekletin. Çayınıza 2 çay kaşığı bal ekleyerek etkisini artırabilirsiniz. Tarçın çayı günde 2-3 bardak içilebilir.

    Adaçayı: Anti bakteriyel bitkilerden biri olan adaçayı bademcikleri şişiren bakterilerin yayılmasını önler. Aynı zamanda ağrıyı alır, tahrişi azaltır.

    Adaçayını çay veya gargara olarak kullanabilirsiniz. Çayı güde 2 bardak içebilir veya günde 3 kez gargara yapabilirsiniz. Önemli Not: Hamile ve emzirme dönemindeki kadınlar adaçayı kullanmamalıdır.


    Sarımsak: Daha önce boğaz ağrısına ne iyi gelir yazısında paylaştığımız gibi sarımsak en etkili doğal antibiyotikler arasındadır. Bir sarımsağı ortadan ikiye bölün ve ağzınıza atarak suyunu emin. Alternatif olarak 1 bardak suyu 2 adet ince dilimlenmiş sarımsak ekleyerek 10 dakika kaynatın. Süzdükten sonra 1 tutam acı biber atıp iyice karıştırdıktan sonra içebilirsiniz.

    Sarımsağın kokusu için endişeleniyorsanız sarımsaktan hemen sonra 5-6 adet taze maydanoz yaprağı çiğneyerek ağız kokusunu önleyebilirsiniz.

    Bitki Çayları: Vücut enfeksiyonla mücadele ederken su kaybeder ve sıcak bitki çayları hem bu suyu yerine koymak hem de boğazı yumuşatmak için birebirdir.

    Meyan kökü, okaliptüs, ıhlamur, papatya gibi çaylar bademcik şişmesine iyi gelir ve kendinizi daha iyi hissetmenizi sağlar. Çayınıza bir miktar bal ve taze sıkılmış limon suyu ekleyerek bağışıklık sisteminize destek olabilirsiniz.


    Bademcik Şişmesine İyi Gelen Diğer Öneriler
    Bademcikleriniz şişken yutkunmak bir dert olduğu için çiğnemeniz gerekmeyen sıvı gıdalarla beslenin. Sebze çorbası, tavuk çorbası gibi çorbalar hem besleyicidir hem de yemek yerken yaşadığınız ağrıları en aza indirir.
    Bu dönemde vücudun ihtiyaç duyduğu vitamin ve mineralleri almak için taze sıkılmış meyve ve sebze suları içebilirsiniz.
    Boğazınızı tahriş edebilecek aşırı baharatlı yemeklerden, kahve ve koladan uzak durun.
    Boğazının kurumasını önlemek için oturduğunuz yerin ve yatak odanızın havasını nemlendirin.
    Dinlenin. Dinlenmek enfeksiyonun kısa sürede vücuttan atılmasına yardımcı olur.
    Şişlik 7-8 gün içinde inmediyse, en azından iyileşme işareti vermediyse doktora gidin.


    Ne Zaman Doktora Gitmeli?
    Bademcik şişmesiyle birlikte yüksek ateş, titreme, kulaklara vuran ağrı, boyun bölgesinde bulunan lenf bezlerinde şişme, çocuklarda karın ağrısı, kusma görülüyorsa bu durum doktor tedavisi gerektirebilir.
    Bademcik iltihabı tedavisi için doktorunuz hastalığın şiddetine ve etkilediği alana göre antibiyotik önerebilir. Ek olarak antiseptik gargara reçete edebilir.
    Doktorunuz antibiyotik verdiyse kendinizi iyi hissetseniz dahi antibiyotik bitene kadar kullanın. Eğer antibiyotik vermediyse kendi kendinize antibiyotik kullanmayın çünkü her antibiyotik bademcik iltihabını geçirmez ve bazı insanlarda ishal, kabızlık, mide bulantısı gibi yan etkilere yol açabilir.
    Bademcikler sık sık iltihaplanıyorsa, nefes alıp vermeyi zorlaştıracak kadar büyüdüyse, yemek yerken yutmayı engelliyorsa, bademciklerde yaşanan sorunlar geniz eti sorunlarıyla birlikte görülüyorsa bademcikler alınabilir. Bu konuda doktorunuza danışarak daha detaylı bilgi alabilirsiniz.




    Bademcik Şişmesine Ne İyi Gelir?


    Bademciklerin en önemli görevi solunum yoluyla boğaza kadar gelen mikropları filtrelemektir. Ancak bazen bademciklerin kendisi enfekte olur ve iltihaplanan bademcikler şişer.
    Tıpta “tonsilit” adı verilen bademcik iltihabı özellikle çocuklar arasında sık görülen bir ra ...

    View More
    Acar Demir
    Acar Demir
    Bademcikleri çok sık şiştiği için aldıranlar vardı bir zamanlar...
     Gözat Replies: 1 
    0 Like
  • Acar Demir
    Acar Demir replied in forum topic
    Gıda Zehirlenmesi Belirtileri Nelerdir?
    Gıda Zehirlenmesi Belirtileri Nelerdir?

    Gıda zehirlenmesi bakteri, parazit, virüs veya toksinlerin bulunduğu su ya da yiyeceklerin tüketilmesi nedeniyle olur.

    Gıda zehirlenmelerinin büyük çoğunluğuna bakteriler (Staphylococcus ve E.Coli) yol açmaktadır.

    Tek bir kişide veya aynı bozulmuş gıdayı tüketen bir grubun tamamında görülebilen gıda zehirlenmesinin belirtileri yemekten 2-6 saat sonra ortaya çıkabilir.

    Zehirlenme belirtilerinin ortaya çıkma süresi zehirlenmenin nedenine bağlı olarak değişebilir.

    Mide krampları, ishal ve kusma gıda zehirlenmesinin en sık görülen belirtileridir. Bu belirtilere ateş, ürperti, baş ağrısı ve halsizlik eşlik edebilir.



    Gıda Zehirlenmesi Belirtileri ve Nedenleri
    Bazı durumlarda gıda zehirlenmesi belirtilerinin görülmesi 1-3 gün arasını bulabilir.

    Belirtilerin yemekten 2 saat veya 3 gün sonra görülmesi bakterinin türüne, bozulmuş gıdadan ne kadar yendiğine, zehirlenen kişinin genel sağlığına bağlıdır.

    Bozulmuş (bakteri, virüs veya parazit taşıyan) gıda tüketildikten bir süre sonra mide bulantısı başlar. Bu sırada giderek şiddetlenen mide krampları yaşanabilir.

    Zaman geçtikçe kusma ve ishal görülür. Dışkı kanlı olabilir ve bu durumda vakit kaybetmeden bir sağlık kuruluşuna gidilmelidir.

    Kusma genellikle 1-2 gün devam eder ancak bazen bundan daha uzun sürebilmektedir. İshal ise 2-3 gün devam eder. Mide krampları ve genel olarak mide rahatsızlığı 1 hafta boyunca sürer.

    Gıda zehirlenmesinde mide kramplarına iştah kaybı, 38 derece veya üzerinde yüksek ateş, ürpertiler, kas ağrıları ve yoğun bir halsizlik eşlik edebilir.

    Zehirlenmelerin büyük çoğunluğunda belirtiler 1-2 gün içinde hafiflemektedir ancak kusma 2 günden uzun süredir devam ediyorsa ve kanla birlikte geliyorsa, dışkıda kan varsa, çift görme yaşanıyorsa, konuşma bozukluğu görülüyorsa hasta hemen bir sağlık kuruluşuna götürülmelidir.

    İshal hastanın vücudunun ileri derece susuz kalmasına yol açabilir. Ağız kuruluğu, gözlerin içeri çökmesi, idrara çıkamama veya az miktarda koyu renkli ve kokulu idrar çıkarma ciddi susuzluk belirtileridir.


    Bu gibi bir durumda profesyonel yardım almak en doğru ve güvenli seçimdir.
    Gıda Zehirlenmesi Riskini Artıran Faktörler
    Bakteriyle temas eden et ve tavuk ürünleri.
    Kümes hayvanlarının, kırmızı etin iyi pişirilmemesi.
    Pişmiş yemeklerin 1 saatten uzun süre dışarıda bekletilmesi.
    Kusma ve ishal gibi belirtiler gösteren biriyle yemeklerin paylaşılması.
    Uzun süre buzdolabı dışında bekletilen süt ve süt ürünlerinin tüketilmesi.
    Dondurulmuş gıdaların soğuk zincirin bozulmasından sonra tüketilmesi.
    Çiğ balık ve çiğ istiridye.
    İyi yıkanmayan sebze ve meyveler.
    Pastörize edilmemiş süt ürünleri ve meyve suları.
    Bozuk yumurta.
    Kaynağı belli olmayan sular.


    Gıda Zehirlenmesi Çeşitleri
    Zehirlenmeye neden olan gıdanın bozulması üretim, yetiştirme, işleme, depolama, taşınma veya hazırlanma süreçlerinin herhangi birinde meydana gelebilir.
    Bazı durumlarda zararlı organizmalar yüzeyde bulunur ve bir gıda ürününden diğerine geçebilir.
    Gıda zehirlenmesinin şiddeti gıdanın bozulmasına yol açan bakteri, virüs ve parazit türüne göre değişmektedir.
    Zehirlenmenin etkisi ve iyileşme süresi yine nedenine bağlı olarak farklılık göstermektedir.

    Campylobacter Bakterisinin Neden Olduğu Gıda Zehirlenmesi: Belirtiler 2-5 gün arasında ortaya çıkabilir. Et ve kümes hayvanlarının işlenmesi sırasında hayvan dışkısının etle temas etmesi nedeniyle görülür. Bu bakteri su veya pastörize edilmemiş süt yoluyla da vücuda girebilir.

    Clostridium Botulinum Bakterisinin Neden Olduğu Gıda Zehirlenmesi: Belirtiler 12-72 saat arasında ortaya çıkar. Doğru olarak konserve yapılmamış gıdalar, tuzlu ve isli balıklar, alüminyum folyoda pişirilmiş patates ve uzun süre sıcakta beklemiş gıdalarla vücuda girer.

    Clostridium Perfringens Bakterisinin Neden Olduğu Gıda Zehirlenmesi: Zehirlenmenin belirtileri 8-16 saat arasında ortaya çıkar. Genellikle iyi pişirilmemiş ve çok yavaş soğumaya bırakılmış gıdalarla bulaşır.


    Escherichia Coli Bakterisinin Neden Olduğu Gıda Zehirlenmesi: Belirtiler 1-8 gün arasında görülmeye başlar. Etin mezbahada kesimi sırasında hayvan dışkısıyla temas etmesiyle yayılır. Pastörize edilmemiş süt, su ve bazı sebzeler bu bakteriyi taşıyabilir.

    Giardia Lamblia Parazitinin Neden Olduğu Gıda Zehirlenmesi: Belirtilerin ortaya çıkması 1-2 haftayı bulabilir. Bu parazit genellikle insandan gıdaya geçer. Hazır et ürünleri ve suda bulunabilir.

    Listeria Bakterisinin Neden Olduğu Gıda Zehirlenmesi: Belirtileri 9-48 saat arasında ortaya çıkar. Sosis, pastörize edilmemiş süt ve peynir, yıkanmamış sebzeler ve et yemekleri ile vücuda girebilir. Gıdalara toprak ve su yoluyla bulaşabilir.


    Noroviruses Virüsünün Neden Olduğu Gıda Zehirlenmesi: Belirtilerin ortaya çıkması 12-48 saati bulabilir. Yemeye hazır deniz kabuklularıyla vücuda girer. İnsandan gıdaya geçebilen bir virüstür.
    Yukarıdaki bakteri, parazit ve virüsler gıda zehirlenmesinin başlıca nedenidir ancak sayıları bu kadarla sınırlı değildir. 13’ten fazla bakteri, virüs ve parazitin gıda zehirlenmesine yol açtığı bilinmektedir.



    Gıda Zehirlenmesi Teşhisi Nasıl Konur?
    Eğer gözle görülen belirtiler tam olarak gıda zehirlenmesini işaret etmiyorsa ve doktor teşhis konusunda daha net bir bilgi istiyorsa dışkı test edilir. Dışkı testinde dışkıda kan bulunup bulunmadığına bakılır ve zehirlenmeye neden olan bakteri tespit edilebilir.

    Zehirlenmenin bakteri nedeniyle mi yoksa başka bir sebeple mi olup olmadığının belirlenebilmesi için kan testi yapılabilir.


    Gıda Zehirlenmesi Tedavisi
    Sık görülen gıda zehirlenmesi türlerinin çoğunda 24-48 saat içinde zehirlenmenin neden olduğu belirtiler hafiflemektedir.

    Ancak bazı gıda zehirlenmelerinin ciddi komplikasyonlara neden olabileceği unutulmamalı ve belirtiler hafiflemiyorsa, şiddetleniyorsa, dışkıda kan görülüyorsa, ishal 5 günden uzun (çocuklarda 2 gün) sürdüyse, baş dönmesi varsa, ateş varsa ve kusma 2 günden uzun sürdüyse, vakit kaybetmeden bir sağlık kuruluşuna gidilmeli ve profesyonel yardım alınmalıdır.

    Özellikle kanlı ishal ve yüksek ateş durumunda bir doktora danışmadan kendi kendinize ilaç almayın.


    Gıda zehirlenmesi tedavisinde amaç ishal, mide krampları, kusma gibi belirtilerin kontrol altına alınmasıdır.

    Gıda zehirlenmesi yaşıyorsanız mutlaka içtiğiniz su miktarını artırın ve dinlenin. İçilen suyun ishal nedeniyle hemen vücuttan atılması durumunda damar yoluyla serum tedavisi gerekebilir.


    Gıda Zehirlenmesi Belirtileri Nelerdir?

    Gıda zehirlenmesi bakteri, parazit, virüs veya toksinlerin bulunduğu su ya da yiyeceklerin tüketilmesi nedeniyle olur.

    Gıda zehirlenmelerinin büyük çoğunluğuna bakteriler (Staphylococcus ve E.Coli) yol açmaktadır.

    Tek bir kişide veya aynı bozulmuş gıdayı tükete ...

    View More
    Acar Demir
    Acar Demir
    Özellikle ufak çocuklarda çok dikkat edilmeli. Bünyeleri tam gelişmediği i&c...
     Gözat Replies: 1 
    0 Like
  • Acar Demir
    Acar Demir replied in forum topic
    AKDENİZ BÖLGESİNİN GENEL ÖZELLİKLERİ
    AKDENİZ BÖLGESİNİN GENEL ÖZELLİKLERİ
    YER ŞEKİLLERİ

    1- Dördüncü büyük bölgemizdir.
    2- Toros Dağları . Alp. Himalaya kıvrım sistemi. 3. Jeolojik zaman.
    3- Batı Toroslar: Bey ,Barla, Geyik, Sultan dağları
    4- Orta Toroslar: Bolkar, Aladağlar, Tahtalı, Binboğa en yüksek dağlar.
    5- Güneydoğu Toroslar: Nur dağları (Amanos lardan başlar=)
    6- Toros dağları kıyıya paralel uzanır. Sonuçları:
    7- Boyuna, kıyılar, Dalmaçya kıyıları (Kaş ) yaygındır. Falezler meşhurdur.Antalya
    8- Akdeniz iklimi iç kesimlere sokulamaz.
    9- Ulaşım zordur. Önemli geçitlerden sağlanır.
    10- Çubuk Boğazı: Antalya’yı Göller yöresine, Sertavul Geçidi: Karaman ‘ı Silifke’ye
    11- Gülek Boğazı: İç Anadoluyu,Çukurova’ya, Belen geçidi: Amik Ovasını, Çukurovaya bağlar.
    12- Kıta sahanlığı dardır.
    13- Doğal limanlar yoktur.
    14- Dağlar geniş yer kaplar. Tarıma ayrılan arazi azdır.
    15- Körfezler: Antalya, İskenderun.
    16- Yarımadalar: Taşeli, Teke.
    17- Bölgede karstik arazi ve şekiller çok yaygındır.
    18- Toros dağları,Taşeli,Teke platoları, Göller Yöresi karstik yapılardır.
    19- En çok mağaralar, yer altı suları, şelaleler. (karstik araziden dolayı)
    20- Ovalar: Çukurova, Silifke: Delta ovaları. Amik.:Graben ovasıdır.
    21- Karstik ovalar: Antalya, Tefenni, Elmalı. Kestel., Acıpayam. Korkuteli.
    22- Akarsular: Asi, Seyhan, Ceyhan, Göksu, Aksu,Köprü.,Manavgat, Dalaman çayı.
    23- Akarsuların debisi, kışın artar, yazın azalır. Rejimleri düzensizdir.
    24- Göller: Karstik ve Tektonik oluşumludurlar. Beyşehir, Eğirdir,Burdur, Acıgöl.
    25- Salda, Suğla, Kestel, Avlan ,Kovada, Yarışçı vb.
    26- Önemli mağaralar. Beldibi, İnsuyu, Karain, Damlataş,Cennet-Cehennem Obrukları,Ashab-ı Keyf (yedi uyurlar.)

    İKLİM VE BİTKİ ÖRTÜSÜ
    1- Kıyıda tipik akdeniz iklimi görülür.
    2- İç kesimlere gidildikçe karasallaşma başlar.
    3- Yazlar sıcak ve kurak, kışlar ılık ve yağışlıdır.
    4- En yağışlı mevsim kıştır(cephe ve oroğrafik yağışlar)
    5- Yaz kuraklığı dinamik yüksek basınçlardan kaynaklanır.
    6- En yüksek kış sıcaklıkları (10 derece)
    7- Bitki örtüsü: 700-800 m lere kadar makiler, yükseklerde ormanlar vardır.
    8- En çok orman yangını.
    9- Yaz sıcaklıklarından kaçmak için yüksek yaylalar.

    NÜFUS VE YERLEŞME
    1- Nüfus ve nüfus yoğunluğu azdır. (Dağların geniş yer kaplaması.)
    2- Nüfus kıyıda yoğunlaşmıştır. Adana,Mersin, Antalya vb.
    3- Seyrek nüfuslu yerler: Taş eli, Teke platoları, Toroslar.
    4- Adana bölümü:Geçici işçi göçü alır. Tarım.
    5- Antalya bölümü Geçici işçi göçü alır. Turizm.

    TARIM
    1- Bir dönemde birden çok ürün elde edilir.
    2- En az masrafla seracılık/ Güneşlenme fazlalığı.
    3- En fazla turfanda meyve ve sebzecilik.
    4- Dağlar geniş yer kaplamış. Tarıma ayrılan arazi az.
    5- En çok muz, turunçgiller, soya fasulyesi, yer fıstığı, gül,mısır
    6- Kıyıda daha çok gelir getiren ürünlere yönelinmiş.
    7- Anason, tahıllar, pamuk, zeytin, pirinç (amik ovası.)

    HAYVANCILIK
    1- Hayvancılık gelirleri azdır.
    2- En çok kıl keçisi üretimi.

    SANAYİ
    1- Tarım kadar gelişmemiştir. Tarıma dayalı sanayi (Adana bölümü)
    3- İskenderun ‘da demirçelik fabrikası.
    4- Antalya: Ferro krom tesisleri.
    5- Mersin: Ataş Rafinerisi.
    6- Seydişehir: Alüminyum
    7- Keçiborlu: Kükürt
    8- Kozan, Karaisalı: Linyit.
    9- Toroslar ve Amanoslar da Krom
    10- Yumurtalık: Irak ve Türk petrollerinin geldiği depolandığı yer.

    TURİZM
    Özellikle Antalya bölümünde çok gelişmiştir.
    Adana bölümü: Sanayi, ticaret, ulaştırma gelirleri yönünden daha gelişmiştir.

    AKDENİZ BÖLGESİNİN GENEL ÖZELLİKLERİ
    YER ŞEKİLLERİ

    1- Dördüncü büyük bölgemizdir.
    2- Toros Dağları . Alp. Himalaya kıvrım sistemi. 3. Jeolojik zaman.
    3- Batı Toroslar: Bey ,Barla, Geyik, Sultan dağları
    4- Orta Toroslar: Bolkar, Aladağlar, Tahtalı, Binboğa en yüksek dağlar.
    5- Güneydoğu Tor ...

    View More
    Acar Demir
    Acar Demir
    Ah bir Antalya'da yaşamak vardı sıcacık ne güzel
     Gözat Replies: 1 
    0 Like
  • Acar Demir
    Acar Demir replied in forum topic
    Bergamot nedir?
    Bergamot nedir?

    Genel olarak insanlar tarafından çaya karıştırılan bir bitki olarak tanıdığı bergamot, Citrus Bergamia denen bir ağacın meyvesidir. Sedef otugillerden bir bitki türü olan bergamot ağacı 4 metre boya ulaşabilir. Dünya genelinde farklı toplumlar tarafından tanınan bir bitki olmasına rağmen bergamotun anavatanı Hindistan olduğundan, en çok bu coğrafya mutfağında kullanılmaktadır. Uzun ve koyu yapraklı bir ağaç olan bergamot, beyaz renk çiçekleriyle tanınır. Küçük ve son derece güzel kokulu beyaz renk çiçekleriyle birçok insan tarafından bahçe bitkisi olarak yetiştirilen bergamotun baharat olarak da kullanıldığı mutfaklar vardır.

    Farklı türleri bulunan bergamot bitkisinin meyvesi küre şeklinde olabileceği gibi, armuda benzer bir şekilde de gelişebilir. Bergamot bitkisinin meyvesi dünyanın farklı coğrafyalarında birçok farklı şekillerde kullanılır. Bergamot dış kabuğu limon sarısı, iç kısmı ekşi ve sulu bir yapıya sahiptir. Ülkemizde de kullanılan bergamot genellikle Doğu Akdeniz bölgesinde Mersin, Adana ve Hatay civarında yetiştirilmektedir. Bergamot bitkisinin meyveleri ayrıca esans yapımında da kullanılır.

    Bergamot kabukları çeşitli işlemlerden geçirildikten sonra sıkılarak, son derece güçlü bir esans olan bergamot özü elde edilir. Sıvı hale gelen bergamot özü, sarı renkli ve çok hoş kokulu bir esanstır. Bergamot esansı sahip olduğu hoş koku nedeniyle parfüm sanayisi için önemli bir hammadde haline gelmiştir. Birçok farklı parfüm üreticisi bergamot kabuklarının sıkılmasıyla elde edilen esansı üretim sürecinde kullanmaktadır. Bergamot bitkisi ayrıca sitrik asit ve kalsiyum sitrat üretiminde de kullanıldığı için kimya sanayisi için de değerli bir maddedir. Endüstriyel üretim sürecinde farklı kimyasal işlemlerle kullanılan bergamot, ticari değeri giderek yükselen hammaddeler arasında yer alır. Dünyanın birçok bölgesinde olduğu gibi ülkemizde de çaylara renk ve koku vermesi için de kullanılan bergamot, dünya mutfaklarında baharat olarak da yaygın bir biçimde kullanılır. Çay üretiminde kullanılan bergamot “Earl Grey” olarak bilinen çay türünün oluşmasını sağlamıştır. Ülkemizde özellikle son 10 yıl içinde insanların tanıştığı Earl Grey çaylar, bergamot meyvesinin çay yapraklarıyla harmanlanması sonucu elde edilir. Çaya farklı bir aroma veren bergamot, çayın daha demli ve renkli olmasını sağlar. Bergamot meyveleri Anadolu’nun bazı yörelerinde reçel yapımında da kullanılmaktadır. Bergamotun sahip olduğu hafif acımsı ve baharatlı tadın reçelin tatlı aromasıyla karışması, ortaya farklı bir lezzet çıkmasını sağlar.

    Türkçede aslında “Bey Armudu” olarak tanınan bergamot daha sonra küresel ticaret politikaları nedeniyle isim değiştirmiş ve günümüzde çoğu insan tarafından bu isim unutulmuştur. Bitkinin İtalyanca ve Fransızca isimlerinin ülke genelinde yaygın olarak kullanılması, Bey Armudu isminin yerini bergamota bırakmasına neden olmuştur.

    Bergamot nedir?

    Genel olarak insanlar tarafından çaya karıştırılan bir bitki olarak tanıdığı bergamot, Citrus Bergamia denen bir ağacın meyvesidir. Sedef otugillerden bir bitki türü olan bergamot ağacı 4 metre boya ulaşabilir. Dünya genelinde farklı toplumlar tarafından tanınan bir bitki olmasına r ...

    View More
    Acar Demir
    Acar Demir
    Çayını içtim genellikle. Onun dışında tüketme şansım olmadı. Pek beni benden alan...
     Gözat Replies: 1 
    0 Like
  • Acar Demir
    Acar Demir replied in forum topic
    Mısır piramitlerinin gizemi ! Mısır piramitleri Nedir ?

    Mısır piramitlerinin nasıl yapıldığı bugüne kadar hep bir soru işareti olarak kaldı. Amsterdam Üniversitesi araştırmacıları, gizemli Mısır Piramitleri'nde yaptıkları araştırmada ıslak kum bulunduğu ve bu bileşenin piramit yapımına karşı önemli bir ipucu olduğunu belirttiler.
    Araştırmacıların yaptıkları açıklamalara göre gerekli kum ve su miktarının bileşenlerinde gerekli sertleşmeyi oluşturacağı iddia edildi.
    Kum ve su birleşenlerinin test edildiği araştırmada çöl kumunun gerekli su miktarı katılarak yoğun baskı uygulanması sonucu bekletilmesi ile normal kuma göre 2 kat daha sert bir yapıya sahip olduğu vurgulandı.
    Deneyler kumun rutubetinin doğru miktarda gerekli çekme kuvveti uygulanarak yapıldığı test etme üzerine yapıldı.

    Teorilerini test etmek için, fizikçiler kum bir tepsiye Mısır kızağın bir laboratuvar versiyonunu yerleştirdi.
    Bu kum su miktarının bir fonksiyonu olarak, gerekli çekme kuvvetini ve kum sertliğini belirleyici bir kuvvete sahip olduğu belirtildi.
    Çok daha güçlü bir kum kayası elde etmek için belirli bir hacmi olan kum kayaların bir areometre ile ölçülerek uygulanan sertliğinin ölçüldüğünde istenilen sertliğe ulaştığı belirtildi.

    Mısır Piramitleri, Mısır’da yer alan eski piramit şekillerde yapılardır. Mısır’da 100’den fazla piramit vardır.
    Piramitlerin çoğu Eski Krallık Dönemi'nden Orta Krallık Dönemi’ne kadar firavunların mezarı için inşa edilmiştir. Bilinen en eski piramit 3.Hanedan döneminde inşa edilen Basamaklı Piramit’tir.
    Bu piramit ve etrafını çevreleyen bloklar; mimar İmhotep tarafından tasarlanmıştır. Ayrıca bu yapılar dünyanın en eski şekilli taşlardan inşa edilmiş yapısıdır.Yapımda çalışan işçiler piramitlerin sırrını bildikleri için yapım bittikten sonra öldürülmüşlerdir. En çok bilinen piramitler Gize’de bulunmuştur. Birkaç Gize Piramidi inşa edilmiş en büyük yapılardandır.
    Gize Piramitleri’nin en büyüğü olan Keops Piramidi şu ana kadar zarar görmeden ayakta duran, Dünya’nın Yedi Harikası’ndan biri olarak görülmektedir.

    Orta ve Güney Amerika’da Mayalar, Aztekler ve İnkalar tarafından benzer yapılar yapılmıştır, ama gerçek piramitler Mısır’dadır.Yunanca pyramis sözcüğünden türemiş olan piramitlerde genellikle taş ya da tuğla kullanılmıştır.
    Dörtgen bir taban üzerinde yükselen piramitlerin üçgen biçimli dört kenar yüzeyi tepede bir noktada birleşir. Mezar odası çoğunlukla piramidin üzerine oturduğu kayanın içine oyulmuştur.
    Eski Krallık’ta 2. hanedan döneminin sonuna kadar (yaklaşık İ.Ö.1650) krallar ve soylular mastaba denen mezarlara gömülürlerdi.


    <<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<
    <<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<

    Ad Kavmi ve İrem Bağları (Akıl almaz kibrin feci sonu)
    Allah her daim darlıkla, hastalıkla, sıkıntı ile imtihan etmez, bazen de bollukla, güçle, kuvvetle, imkan genişliği ile, çeşit çeşit nimetlerle imtihan eder... Ad Kavmi... Geçici nimetlerle imtihan olup aldanıp ebedi hayatlarını mahveden kavim...
    Daha fazlasını okumak için resmi yada mavi yazıyı Tıklayın.....


    Mısır piramitlerinin nasıl yapıldığı bugüne kadar hep bir soru işareti olarak kaldı. Amsterdam Üniversitesi araştırmacıları, gizemli Mısır Piramitleri'nde yaptıkları araştırmada ıslak kum bulunduğu ve bu bileşenin piramit yapımına karşı önemli bir ipucu olduğunu belirttiler.
    Araştırmacıların yaptıkla ...

    View More
    Acar Demir
    Acar Demir
    Piramitleri yıllarca araştırsalar gene gizemini çözemeyecekler arkadaş. Ona yordukları k...
     Gözat Replies: 1 
    0 Like
  • Acar Demir
    Acar Demir replied in forum topic
    Kağıt Boyutları A0, A1, A2, A3, A4, A5, A6, A7, A8
    Ofset Matbaa sektöründe genelde herkesin bildiği bu bilgileri araştırmaya açık ve öğrenmek isteyen herkesle paylaşmak istedim umarım işinize yarar. A türündeki kağıt boyutları büyükten küçüğe doğru A0, A1, A2, A3, A4, A5, A6, A7, A8 şeklinde sıra gelmektedir. Genelde mantık hepsi bir sonrakinin 1/2 katında ilerlemektedir. Mesela A4 boyutunu ele alalım iki tane A5 bize A4 kağıdının boyutunu verir.
    Boyutlandırmalar küçükten büyüğe doğru şöyle sıralanmaktadır;
    A8 Boyutları = 52*74 mm
    A7 Boyutları = 74*105 mm
    A6 Boyutları = 148.5*105 mm
    A5 Boyutları = 210*148.5 mm
    A4 Boyutları = 297*210 mm
    A3 Boyutları = 420*297 mm
    A2 Boyutları = 594*420 mm
    A1 Boyutları = 840*594 mm
    A0 Boyutları = 1188*840 mm

    Boyutlandırmalara dikkat ettiyseniz genelde birinin genişliği diğerinin boyu şeklinde sıralanıyor. Bunu kağıdı katlama tekniği olarak düşünüp boyutlandırmaları öyle hesaplayabilirsiniz.



    Ofset Matbaa sektöründe genelde herkesin bildiği bu bilgileri araştırmaya açık ve öğrenmek isteyen herkesle paylaşmak istedim umarım işinize yarar. A türündeki kağıt boyutları büyükten küçüğe doğru A0, A1, A2, A3, A4, A5, A6, A7, A8 şeklind ...
    View More
    Acar Demir
    Acar Demir
    Teşekkürler güzel bir örnekleme olmuş resim üzerinde gösterince
     Gözat Replies: 1 
    0 Like
  • Acar Demir
    Acar Demir replied in forum topic
    KARADENİZ İKLİMİ
    KARADENİZ İKLİMİ


    Bu iklim asıl olarak Kuzey Anadolu Dağlarının Karadeniz’e bakan yamaçlarında görülür. Genel özellikleri şunlardır:
    Her mevsim yağışlıdır. Doğu Karadeniz Bölümünde maksimum yağış sonbaharda, minimum yağış ilkbaharda düşer. Yıllık yağış miktarı 2000-2500 mm’dir. Batı Karadeniz Bölümünde maksimum yağış sonbaharda, minimum yağış ilkbaharda düşer. Yıllık yağış miktarı 1000-1500 mm’dir. Orta Karadeniz Bölümünde ise maksimum yağış kışın, minimum yağış yazın düşer. Yıllık yağış miktarı 700-1000 mm’dir. Karadeniz ikliminin görüldüğü alanlarda kar yağışlı günlerin ortalaması 18 gündür.Yıllık ortalama sıcaklık 13-15°C’dir. Ocak ayı ortalama sıcaklığı 6-7°C’dir.Temmuz ayı ortalama sıcaklığı 21-23°C’dir.Yıllık sıcaklık farkı 13-15°C’dir.
    Doğal bitki örtüsü ormandır. Yüksek alanlarda Alpin çayırlar görülür.

    KARADENİZ İKLİMİ


    Bu iklim asıl olarak Kuzey Anadolu Dağlarının Karadeniz’e bakan yamaçlarında görülür. Genel özellikleri şunlardır:
    Her mevsim yağışlıdır. Doğu Karadeniz Bölümünde maksimum yağış sonbaharda, minimum yağış ilkbaharda düşer. Yıllık yağış miktarı 2000-2500 mm’dir. Batı Karadeniz Bölüm ...

    View More
    Acar Demir
    Acar Demir
    Alpin çayırlar çok güzeldir. Tam yaşamalık
     Gözat Replies: 1 
    0 Like

Rate

Your rate:
Total: 2 (1 rates)
'':
fade
slide
Rating: